Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda bugün ilk olarak 41 milyon 38 bin 20 TL olarak öngörülen Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülmeye başlandı.
İlk sözü alan UBP Gazimağusa Milletvekili Hamza Ersan Saner, konuşmasının başında Pile’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin sorunlarına değindi ve bakanlığın Pile konusuna bir an önce eğilmesini istedi.
“ORTAK DİLLE DÜNYAYA HAYKIRMA ZAMANI GELDİ”
Toplumlararası görüşmelerin 1964’ten beri devam ettiğini ancak bir noktaya varılamadığını kaydeden Saner, “BM kütüphanesinde o kadar çok done vardır ki yapacağımız konuşmalar farklı olamaz. Konuşmalar dönüp dolaşıp aynı yerde cereyan ediyor. Ama niyet önemli. Bu niyetin Kıbrıs Türk tarafında olduğunu, Rum tarafında olmadığını her zaman gördük. Bunu ortak bir dille tüm dünyaya haykırma zamanı geldi” dedi.
Saner, Kıbrıs Rum tarafının tutumunun masaya oturmak istemediğini gösterdiğini ifade ederek, Anastasiadis’in seçilmesinden sonra Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun müzakerelere kalınan yerden devam etmeye hazır olduğunu açıkladığını hatırlattı.
Rumların ekonomik sorunlarını gerekçe göstererek süreye oynadığını ve ardından da ortak açıklama metni bahanesiyle müzakerelerin başlatılmadığını kaydeden Ersan Saner, bu yüzden görüşmelerin tam 684 gün sonra başlayabildiğini anlattı.
Saner, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Kıbrıs ziyaretinde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile görüşmesinde bayrağın indirildiği ve arka kapıdan girdiği gibi bazı spekülasyonlar yapıldığına işaret ederek, bunların doğru olmadığını ve Cumhurbaşkanlığı’nın yıpratılmaması gerektiğini söyledi.
Hidrokarbon yatakları konusunda Rum tarafının tek taraflı girişimler yaparak, Kıbrıs Türk tarafının tezlerini dikkate almadığını, bunların iki toplum arasında güvensizliği ve gerginliği artırdığını anlatan Ersan Saner, tüm bunların anlaşma ruhuna aykırı olduğunu vurguladı.
Saner, Kıbrıs Rum tarafının tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgedeki araştırmaları ve anlaşmaları sürecine değinerek, KKTC’nin de Sınırüstü’nde sondaj başlattığını, ardından da TPAO ile anlaşma uyarınca Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin bölgeye geldiğini hatırlattı.
Müzakerelerde al-vere geçme aşamasında Rum tarafının masadan kalktığını hatırlatan Saner, “Kimse ne bizden, ne Türkiye’den bu geminin çekilmesini beklemesin. Çünkü burada sizin hakkınız varsa, bizim de var” dedi.
Geri adım atmanın sıkıntı yaratacağını belirten Saner, Navtex’in de KKTC adına Türkiye tarafından yapıldığını kaydetti.
Saner, “Sayın Anastasiadis’in masadan kalkmak için ortaya koyduğu sebeplerin hiçbir zemini bulunmamaktadır. Bir an önce görüşme masasına dönmelidir. Kendisine buradan geçmiş olsun dileklerimi de iletmek isterim. İnşallah sağlığına kavuştuktan sonra masaya döner” diye konuştu.
Doğrudan Ticaret Tüzüğü konusunda verilen sözlerin tutulmamasını kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirten Ersan Saner, Dışişleri Bakanı’ndan bu konuda bir şeyler duymak istediğini çünkü artık tek ses halinde yanıt verme zamanın geldiğini söyledi.
İngiliz Büyükelçi’nin basına da yansıyan açıklamalarını eleştiren Saner, bu tür açıklamaların Kıbrıs sorunu konusunda yabancıların zihniyetini gösterdiğini belirtti.
Saner, Makarios Druşotis’in yazısından alıntılarla, yorumlar yaparak “Ben artık Kıbrıs Türk halkının tek bir ses vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bu bize gittiğimiz uluslararası platformlarda da söyleniyor” dedi.
UBP Gazimağusa Milletvekili Ersan Saner konuşmasını, Kıbrıs sorunu boyunca bugüne dek 6 BM Genel Sekreteri’nin görev yaptığını belirterek, “Tek ses olup, Kıbrıs’ta kimsenin bahis oynamayacağı şartları yaratalım” diyerek tamamladı.
ÇAKICI: “UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE KOMİSYONU’NA BÜTÇE AYRILDI MI?”
TDP Lefkoşa Milletvekili Mehmet Çakıcı, konuşmasının başında uyuşturucu kullanımının yaygınlaştığını ve ölümlere de neden olduğunu belirterek, büyüyen sorunla ilgili tedbir almak gerektiğini söyledi. Başbakanlık bünyesindeki Uyuşturucuyla Mücadele Komisyonu’na bütçe ayrılıp ayrılmadığını soran Çakıcı, ülkenin bu soruna hazırlıksız yakalandığını belirtti.
Çakıcı, bugün Afrika gazetesinde yer alan manşet habere değinerek, “iki büyük şirkette çek sahtemele olayı yaşandığı ve bu şirketlerden birinin bir bakana rüşvet verdiği” iddiası konusunda açıklama yapılması gerektiğini söyledi.
Mehmet Çakıcı, olayın doğruluğunun araştırılması gerektiğini belirterek, Savcılık’la görüştükten sonra gerekirse Meclis araştırması da isteyebileceğini kaydetti.
Polis Genel Müdür Vekili’ni aradığını ve çek sahtemelenin savcılığa gittiği yönünde bilgi edindiğini belirten Çakıcı, mahkemenin çekin sahteliğine bakacağını ancak yurt dışında fason şirket kurarak, devlete pahalı petrol satan şirket konusunda bir şey yapamayacağını; devletin buna tedbir almasını ve yanlış yapanların cezalandırılmasını istediğini belirtti.
Dışişleri Bakanlığı’nın konusunun sadece Kıbrıs sorunu olmadığını, bu gibi konuların da bakanlığın sorumluluğuna girdiğini kaydeden Mehmet Çakıcı, Savcılık ve polis yanında milletvekillerinin de bu tür olayların üzerine gitme sorumluluğu bulunduğunu; mahkemelerin de yargı bağımsızlığı ruhuyla hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
“SÜREÇ ÇÖKTÜ”
Görüşme sürecinin çöktüğünü, müzakereci de olan Cumhurbaşkanı’nın yanı sıra eski müzakerecinin de cumhurbaşkanı adayı olduğunu belirten Çakıcı, sürecin muğlak bırakıldığını savundu.
Mehmet Çakıcı, doğru yolda, doğru hamlelerle ilerlenebileceğini vurgulayarak, Kıbrıs Türk tarafının 5-6 ay ilerisini göremediğini, Rum tarafının da savaş gemilerini bahane göstererek, görüşmeleri durdurduğunu söyledi.
Türkiye’nin KKTC’yi tanıtma diye bir politikası olup olmadığını soran Çakıcı, “Varsa ve bunun ihtimali de varsa, oturup durumumuzu değerlendirelim” dedi.
Mehmet Çakıcı, Türkiye’nin, asker bulundurduğu adada çözüme destek verdiğini ve KKTC’yi tanıtma diye bir politikası olmadığını belirtti.
Adada bir çözüm olmazsa çatışma riskinin her zaman kapıda duracağını ifade eden Çakıcı, “Böyle bir ihtimal vardır. Ekonomik paylaşıma dair bir çatışma dünya tarihinin en büyük konusudur. Güney denizinde çetrefilli konu petrol ve doğal gazda kimin hakkı olduğu tartışması tabi ki ana konumuzdur” diye konuştu.
Çakıcı, Kıbrıs Türk halkının azınlık olmadığını, BM parametrelerinde bir anlaşmaya hazır olduklarını ve anlaşmanın da 23 Mayıs 2008’deki anlaşmayla belirlenen 11 Şubat belgesiyle teyit edilen çerçevede olacağını söyledi.
“Kıbrıs’ta çözüm kimsenin keyfine bırakılacak bir şey değildir. Azınlık olmayı elbette kabul etmeyeceğiz. Bunu Kıbrıslı Rumların da bilmesi lazım” diyen Mehmet Çakıcı, uluslararası hukuktaki haklara işaret etti.
Çakıcı, adadaki doğal kaynaklarda, Kıbrıslı Türklerin 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’ndan kaynaklanan toplumsal haklarından kaynaklanan haklar olduğunu ve uluslararası zemini bulunduğunu vurguladı.
Çakıcı’nın ardından TDP Girne Milletvekili Zeki Çeler söz aldı.
Meclis Genel Kurulu, 2015 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı bütçesini görüşüyor.
Bütçe üzerinde söz alan TDP Milletvekili Zeki Çeler, KKTC’nin dış temsilciliklerinin binalarına kira bedeli olarak yılda 5 milyon lirayı aşkın rakam ödendiğini belirterek, temsilcilikler için uzun vadede bina satın alınabileceğini söyledi.
Çeler, yurt dışındaki gençlerin ülkeye neden dönmediğinin de araştırılmasını istedi.
Çeler, Lapta Belediyesi’nde 31 kişinin işten durdurulmasına da değindi ve yurt dışında yaşayan gençlerin ülkeye geri dönme konusunda bu gibi uygulamalar yüzünden endişeler yaşadığını anlattı.
Çeler, İçişleri Bakanlığı ile Sayıştay’ın Lapta Belediyesi’nde bir araştırma yapmasını tavsiye etti.
Yurt dışında lobicilik faaliyetlerine ve vatandaşların birlikteliğine önem vermek gerektiğini söyleyen Çeler, aynı zamanda yurt dışında yaşayan vatandaşlara da bu ülkenin yurttaşı olduğunu hissettirmenin şart olduğunu söyledi.
Çeler, özellikle İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türklerin ülkeyle kopukluk yaşadığını belirtti.
ÖZGÜR
CTP-BG Milletvekili Birikim Özgür de, çok aktif bir Dışişleri Bakanlığı bulunduğunu, fark yarattığını söyledi.
Özgür, dış yatırımlar konusunda yapılanları öğrenmek istediğini belirterek, bilgi istedi.
Kamunun ve özel sektörün kapasitesini artırabilmek için dış yardımların önemli olduğunu kaydeden Özgür, bu anlamda AB ile sağlıklı ilişkiler geliştirilmesi gerektiğini belirtti ve bu konuda da bilgi istedi.
Birikim Özgür, AB’nin 2008 sonrası küresel finans kriziyle birlikte çok da iyi bir dönem geçirmediğini ifade ederek, Euro bölgesinde yüzde 3.1 büyüme beklendiğini, KKTC’nin ise yüzde 4.1 büyüme hedeflediğini söyledi.
Özgür, enerji yatırımları konusunda da değindi. Kıbrıs sorunun çözümü yönünde çok daha aktif girişimci bir süreçten geçilmesi gerektiğini vurgulayan Özgür, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun bu konudaki girişimlerinin yetersiz kaldığını ileri sürdü.
TATAR
UBP Milletvekili Ersin Tatar da, Dışişleri Bakanı Özdil Nami’nin ilk bakan olduğu günlerde Kıbrıs sorununun bitmek üzere olduğu ya da üç ay içinde bitebileceği gibi söylemleri bulunduğunu ifade ederek, şu anda ise beklenenin çok gerisinde bir noktada olunduğunu söyledi.
Kıbrıs’ta beklenen çözümün bulunmasının kolay olmadığını ifade eden Tatar, çünkü ortak noktaların, yakınlaşmaların bulunmadığını kaydetti.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin içinde bulunduğu ekonomik durumun pek parlak olmadığına değinen Tatar, “özlem duyulan” Rum tarafının bankalarının battığını, borçlarının her geçen gün arttığını belirtti.
Yurt dışında bulunan temsilciler konusuna da değinen Tatar, müşavirler konusunda da eleştirilerde bulundu.
Tatar, yeni açılacak her temsilciliğin bütçeyi daha da zorladığını belirterek, yeni temsilcilikler yerine zaman zaman Türkiye’nin temsilciliklerinden faydalanılabileceği görüşünü dile getirdi.
Kıbrıs konusunda dik durulması ve tutarlı bir politika izlenmesi halinde başarıya ulaşılacağına inanç belirten Tatar, Kıbrıs meselesinde KKTC’nin daha fazla tanıtılması ve anlatılması gerektiğini kaydetti.
ERTUĞRULOĞLU
UBP Milletvekili Tahsin Ertuğruloğlu da, dış temsilciliklere ayrılan bütçenin yetersiz olduğunu ifade ederek, bugüne kadar hükümetlerin dış temsilciliklere önem vermediğini anlattı.
Ertuğruloğlu, dış temsilciliklerde çok sorunlar yaşandığını, oradaki koşulların pek iç açıcı olmadığını belirterek, sorunların çözümü yönünde bir mücadele verilmediğini savundu.
Dış temsilciliklerde çalışanların maddi sıkıntı yaşadığını anlatan Ertuğruloğlu, temsilciklere gönderilen kişilerin maddi ve manevi imkanlarının artırılmasının önemli olduğunu söyledi.
Rumların eşit statüde bir çözüme yaklaşmadığını anlatan Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusunda azınlık hakları çerçevesinde yapılacak bir çözüme karşı olduklarını, ancak şu anda Kıbrıs Türk halkının haklarının elinden alınmaya çalışıldığını ifade etti.
Kimseyle milliyetçilik yarışında olmadıklarını, ancak kimsenin de kendileriyle çözümcülük yarışına girmemesi gerektiğini vurgulayan Ertuğruloğlu, kimsenin dış ve iç siyasette ayrımcılık yapma lüksü olmadığını, iç siyasetin dışı, dış siyasetin de içi yakından ilgilendirdiğini kaydetti.
Ertuğruloğlu, “Milliyetçilik yarışı ne kadar yanlış ve tehlikeliyse, çözümcülük yarışı da o denli yanlıştır” dedi ve dış politikada artık tek ses olunması çağırısında bulundu.
Ertuğruloğlu, Kıbrıslı Rumların müzakereleri zaman kazanmak için kullandığını da söyleyerek, Kıbrıs konusunda birlik halinde hareket edilmesi gerektiğini dile getirdi.