Türkiye – ABD İlişkileri Hangi Boyutta?
Türkiye ile ABD ilişkilerinde, Suriye’ye yönelik politika farklılıklarından ötürü ciddi bir gerilim yaşanıyor ama ikili ilişkileri yakından izleyen uzmanlar bu gerilimin ve farklılıkların boyutları konusunda farklı görüşler dile getiriyorlar.
2003-2005 yılları arasında ABD’nin Türkiye büyükelçisi olan Eric Edelman’a göre, ”İki ülke birbirini dinlemeden konuşuyor ve bölgedeki hedef hiyerarşileri birbirinden oldukça farklı.”
Büyükelçi Edelman’a göre, Suriye konusundaki ayrılıklar, yakın dönemde iki ülke için oldukça fırtınalı ve sağlıklı olmayan bir ilişkinin habercisi.
Washington, IŞİD’i öncelikle ele alınması gereken bir ulusal güvenlik tehdidi olarak görürken, Ankara’nın Beşar Esad’ı öncelikli hedef listesinin başında görmesinden doğan strateji ve taktik uyuşmazlıkları iki ülkenin on yıllardır süren ittifakının “çatırdadığı” yorumlarına neden oldu.
Obama yönetimi yetkilileri her ne kadar kamuoyu önünde Türkiye’ye açıkça eleştiri getirmemeye özen gösterse de, ABD’nin önde gelen gazetelerine adını vermeden konuşan birçok yetkili, gerek Kobani krizi, gerekse IŞİD karşıtı koalisyonun önceliklerine ilişkin Türkiye’ye ağır suçlamalarda bulunuyorlar.
Adı gizli tutulan yetkililerin eleştirileri bir yana, Amerikan yönetiminin resmi söylemindeki orta yolu bulma çabası, uzmanlara geniş bir yorum alanı bırakıyor.
Obama’nın dış politikası
Carnegie Endowment for International Peace isimli düşünce kuruluşunun IŞİD ile ilgili düzenlediği bir konferansa katılmak üzere Washington’da bulunan Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Soli Özel, ittifakın ‘çatırdadığı’ ifadesini “çok iddialı” buluyor.
Obama yönetiminin dış politikaya yaklaşımında bir takım sıkıntılar olduğunu düşünen Özel, “Kendi içinde ne yaptığını ve istediğini bilen bir Obama yönetiminden bahsedilemeyeceğini” bundan dolayı Washington’ın başka ülkelere fatura çıkarmasının “hakkaniyetten uzak” olduğunu söylüyor.
Suriye başta olmak üzere Beyaz Saray’ın dış politikasına yönelik eleştiriler, aslında yalnızca Orta Doğu’daki bazı müttefiklerinden gelmiyor.
Obama’nın ilk döneminde bakanlık yapan Leon Panetta ve Hillary Clinton da daha önce dış politika eleştirileri getirmişlerdi.
Amerika’nın IŞİD karşıtı stratejisi içinde Şam’daki Esad rejimine yönelik tutumun berrak olmaması, şimdi de ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in tepkisine neden oldu ve Hagel’in daha yakında, Beyaz Saray Milli Güvenlik Başdanışmanı Susan Rice’a gönderdiği bir mektupta bu durumdan şikayet ettiği ortaya çıktı.
Washington’da sohbet ettiğimiz Soli Özel, Başkan Obama’nın dış politikasını ”ümitleri yükselten ama yüzüstü bırakan, sonunda da herşeyi olması gerekenden daha kötü bir sonuca ulaştıran” ifadesiyle tanımlıyor.
İlişkilerde ‘ciddi kan kaybı’
Türkiye-ABD ilişkilerini yakından bilen eski bir Türk diplomatına göre ise, Türkiye-ABD ilişkileri çatırdamamış olsa da, ”ciddi bir kan kaybına uğradığını’ kabul etmek gerekiyor.
Adını vermek istemeyen emekli diplomata göre, “Ankara’nın tamamen iç politikaya endeksli dış politika anlayışı terkedilmez ise, ileride daha büyük sorunların patlak vermesi kaçınılmaz.”
Washington’da, iktidardaki AKP’ye yakınlığıyla bilinen SETA düşünce kuruluşunda Araştırma Bölümünü yöneten Kadir Üstün’e göre ise, “ABD, Suriye stratejisini hazırlamadan önce Türkiye de dahil müttefiklerine danışmayarak, önce stratejiyi ilan edip sonra müttefiklerinden koordinasyon ve yardim istemesi ile ortak bir zemin ve strateji oluşturmadan harekete gecmiş oldu. Türkiye ise IŞİD’i bir sebep değil, bir sonuç olarak görüyor.”
Obama yönetiminin IŞİD yerine, Şam’ı öncelikli hedefi ilan etmesi ihtimali, şimdilik ufukta görünmüyor. ABD yönetiminin Suriye’de ‘rejim değişikliği’ anlamına gelecek şekilde Beşar Esad’ı yerinden etme politikasını gütmesi demek, Esad’ın yerine kimin geleceğinden de bir anlamda sorumlu olması demek.
Değerler ortaklığı bitti mi?
İstanbul Kültür Üniversitesi Global Politikalar Trendler Merkezi Direktörü Mensur Akgün’e göre ise “iki ülke arasındaki ‘değerler ortaklığı’ bitmedi, bitmeyecek. Her konuda görüş birliği olmasa da, iki ülkeyi birbirine bağlayan çok şey var.”
Bununla birlikte Akgün, Kobani krizinin karmaşıklığını, Türkiye tarafından gelen sinyallerin daha da yoğunlaştırdığını kabul ediyor.
Washington Post‘un gözde dış politika ve milli güvenlik yazarlarından David Ignatius ise, Türkiye-ABD’nin “stratejik ve değerler odaklı” ilişkisinin çok zaman önce bittiğini düşünüyor.
Ignatius, BBC Türkçe için ilişkileri değerlendirken, bu bağların bir zamandır “alışveriş” ilişkisine dönüştüğünü söylüyor, ama diğer yandan da ”Gerçek o ki, iki ülkenin de birbirinden alıp vereceği çok şey var.” diye ekliyor.
Kaynak:BBC