“Doksanlar” dizisiyle oyunculuğa adım atan Derya Şensoy, “Çakallarla Dans” serisinin üçüncü filmi “Sıfır Sıkıntı”yla da ilk beyazperde deneyimini yaşadı. Filmi dün vizyona giren, performansıyla deneyimli rol arkadaşlarından tam not alan Şensoy, babası Ferhan Şensoy’la aynı oyunda yer alma fikrine ise şimdilik mesafeli yaklaşıyor: “Ferhan Şensoy’la sahneye çıkmak sandığınız kadar güzel bir şey değil, tedirgin edici!”
* “Çakallarla Dans: Sıfır Sıkıntı”, dün vizyona girdi. Heyecanlı mısın?
– Olmaz mıyım? İzleyicinin tepkisini ve yorumları sabırsızlıkla bekliyorum.
* O zaman bu filmden ve senin rolünden girelim sohbete…
– Serinin üçüncu filmi bu biliyorsun… Bu kadar sevilen, hatta fenomen olmuş bir seriye katılmak, dahası ilk film tecrübemi böyle önemli bir projeyle yaşamak benim için gerçekten büyük şans. Bana kalırsa bu, ilk iki filmden de güzel oldu, çünkü kadroda ben varım (gülüyor). Role gelince… Mihriban’ı oynuyorum. Mihriban küçükken bir kaza geçiriyor, konuşma yeteneğini kaybediyor. Duyabiliyor ama konuşamıyor. Sonrasında birçok sürpriz var tabii ama spoiler’lık
yapmayacağım, detaylar için sinemaya gidilsin (gülüyor).
* Filmde işaret dili kullanmışsın. Nasıl hazırlandın role, işaret dilini ne kadar öğrendin?
– İşaret dili öğrendim diyemem. Özel hocadan birkaç ders aldım. Kendi repliklerim kadar biliyorum sadece… Aslında işin belli bir mantığı var. O mantığı öğrendikten sonra zor değil.
* Bu arada rol aldığın “Doksanlar” dizisi sona erdi. Ufukta yeni bir TV işi var mı?
– Teklifler geliyor, konuştuğumuz projeler de var. Ama ara vermek gibi bir planım vardı, o planı bozmak istemiyorum.
* Neden?
– Bir diziden diğerine, bir rolden ötekine çok hızlı geçişler, seyircinin hoşuna gitmiyor. O yüzden küçük bir ara vermek istiyordum.
* Bu ara ne kadar sürecek belli mi?
– Yok… Ne süre belirli, ne de yeni proje…
* Ama bazı oyuncular da senin aksine uzun araların kendilerini unutturmasından endişe ediyor.
– Derdim unutulmak değil de, çalışmamak beni çok sıkıyor. O yüzden ara çok uzun olmayacaktır.
ÖPÜŞÜP ÖPÜŞMEYECEĞİNE YÖNETMEN KARAR VERİR
* Klişedir ama soracağım, özellikle canlandırmak istediğin bir rol ya da karakter var mı?
– Yola “Şu karakteri oynamak istiyorum” diye çıkmıyorsunuz ki bu işte… Her şeyden önemlisi hikayeyi beğenmeniz. Çünkü rol çok iyi, tam da hayallerinizi süsleyen karakter ama senaryo çok kötü… Ne olacak? “Ben yine de yapayım”
diyemezsiniz.
* Sinemada rahat olanlar bile televizyon işlerinde bazı kurallar koyuyor; öpüşmem, sevişmem gibi. Senin de böyle kuralların var mı?
– Ben oyunculukta böyle bir şey olduğuna inanmıyorum. Derya öpüşmez belki de Mihriban’ın öpüşüp öpüşmeyeceğine sen karar veremezsin, yönetmen karar verir. Derya olarak şu hayatta bazı prensiplerim var ama bu prensipleri bana gelen karaktere yükleyemem.
* Oyunculuğa çok hızlı bir giriş yaptın. Kendini geliştirmek için ne gibi bir yol izliyorsun?
– Oyuncu koçum var Bahar Kerimoğlu. Onunla çalışıyorduk. Ama dizi döneminde biriyle çalışmak çok zor çünkü saatlerinizi ayarlayamıyorsunuz. Şimdi hazır dizi de yok, derslere yeniden başladım.
TİYATRO BİRAZ ÜRKÜTÜCÜ O YÜZDEN HEP KAÇIYORUM
* Ferhan Şensoy ve Derya Baykal’ın kızısın, “Ya tiyatro?” demezsem olmaz…
– Açıkçası ben ondan hep kaçtım.
* Anlamadım?
– Kaçtım derken; şuraya kadar kaçabildim, babam beni arayıp “Madem oynamayacaksın o zaman dekor ve kostümü yap” dedi. Zaten tasarım okuduğum için babamın böyle bir arzusu oldu. Eh o kadarını da yapmalıydım artık. Babamla çalışmayı çok seviyorum, çünkü ondan öğreneceğim çok şey var.
* Peki tiyatro sahnesinden kaçma sebebin ne?
– Tiyatro biraz ürkütücü… Dışarıdan göründüğü gibi ya da televizyon gibi değil. Ben 10 yaşındaydım, ablam 11; anne-babamızla sahneye çıktık. O günden beri tiyatro benim için ciddi bir durum. Bir gün tiyatro oyununda rol almayı isterim tabii ama henüz hazır değilim.
* Babanla aynı oyunda rol almak mesela… Heyecan verici olmalı senin açından…
– Ferhan Şensoy’la sahneye çıkmak sandığınız kadar güzel bir şey değil, tedirgin edici.
* Biraz otoriter bir baba sanırım. Ondan mı korkuyorsun?
– Korku değil bu hayranlık ve saygı. O kadar büyük bir hayranlık, aşk ve saygı var ki, en iyisini yapmam lazım diye düşünüyorum. Bu da beni geriyor.
* Hayatına hep oyuncu olarak mı devam edeceksin yoksa başka planların da var mı?
– Tasarım okudum, açıkçası bu konuda da bazı şeyler yapmak istiyorum. Yapacağım da. Oyunculuk da çok çok uzun bir yol. O kadar uzun ki, neresine kadar ömrüm yeter bilmiyorum. Tabii ki hep kendimi geliştirmek ve daha iyisini yapmak hayalim. Bakalım bu yolda ne kadar ilerleyebileceğim.
KULLANMAYACAĞIM ÜRÜNÜN MARKA YÜZÜ OLMAM
* Tasarım, oyunculuk derken bir de ticari işbirliğine imza attın. ELLE markasının yüzü olmak da nereden çıktı?
– Teklif geldi değerlendirdim.
* Nesi cazip geldi bu teklifin?
– Bu tip işlerde ciddi prensiplerim var bir kere… Kullanmayacağım bir ürünün reklamını da yapmam, marka yüzü de olmam. Markayı biliyor, ürünlerini kullanıyordum. Yeni sezon tasarımlarını da çok beğendim. O yüzden doğru bir işbirliği olduğuna inanıyorum.
SEÇKİN’LE İLİŞKİMİZ İYİ GİDİYOR
* Birkaç aydır oyuncu Seçkin Özdemir’le berabersin? Nasıl gidiyor ilişkiniz?
– Aslında böyle şeyleri konuşmayı pek sevmiyorum ama zaten gizli saklı bir şey de yaşanmıyor. Bu konuyla ilgili çekincem yok. Sadece konuşmak ve anlatmak taraftarı değilim. İyi gidiyor diyeyim, sanırım bu kadarı yeterli (gülüyor).