Çernobilde radyasyon sızıntısı riski var mı?

Dünyanın en tehlikeli noktalarından biri olarak kabul edilen Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santrali, savaşın doğrudan etkisiyle yeniden gündemde. 1986’daki nükleer felaketin ardından 4 numaralı reaktörün üzerini kapatmak ve radyasyon sızıntısını engellemek amacıyla inşa edilen devasa çelik kalkan, Şubat 2025’te düzenlenen bir İHA saldırısıyla hasar aldı.
Saldırı sırasında yapının dış kabuğu delinirken, çıkan yangın sızdırmazlığı sağlayan özel zarların zarar görmesine yol açtı. Yangına müdahale edilebilmesi için itfaiye ekipleri çatıda yüzlerce küçük delik açmak zorunda kaldı. Şimdi ise ekipler, kış şartları ağırlaşmadan bu delikleri kapatmak ve yapının su geçirmezliğini yeniden sağlamak için zamana karşı yarışıyor.
Santral yönetimi, radyasyon seviyelerinin “stabil” ve “uluslararası limitler dahilinde” olduğunu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) da sahada denetimlerini sürdürdüğünü açıkladı. Ancak yapılan teknik değerlendirmeler endişeleri artırıyor. Yetkililer, mevcut durumda muhafaza yapısının tüm işlevlerini yerine getiremediğini, radyoaktif maddeleri tam anlamıyla içeride tutamadığını ve 100 yıllık tasarım ömrünü garanti edemediğini ifade ediyor.
Kalkanın altında ise Çernobil faciasından kalan ölümcül miras hâlâ duruyor. 1986’daki patlamada santralde bulunan yaklaşık 190 ton uranyumun büyük bölümü çevreye saçılmış, binlerce grafit parçası dördüncü bloğun dışına savrulmuştu. Yakıtın bir kısmı ise eriyerek reaktörün alt bölümlerine indi ve lav benzeri kütleler halinde hâlâ varlığını sürdürüyor.
Onarım ekipleri şimdi en büyük risklerden birine karşı önlem almaya çalışıyor: Yağmur ve kar sularının içeri sızarak bu radyoaktif kütlelerle temas etmesi. Uzmanlara göre bu senaryo, hem yapısal güvenlik hem de çevresel riskler açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle Çernobil’de yürütülen çalışmalar, sadece bir onarım süreci değil, aynı zamanda küresel nükleer güvenlik açısından kritik bir sınav olarak görülüyor.



