Akmerkez’in tuvaleti skandalı patladığından beri bütün gözler üzerinde. Ama o inadına gösterişli, alayına giderli yaşıyor. Kocasına “Pepsi’yi testiye, Caner’i Messi’ye değişmem ulan” diye iltifat ediyor. Hafta içinde 25’inci yaş gününü kutlayan Asena Erkin’in doğum günü partisinde ben de vardım. İşte izlenimlerim.
Çarşamba günü Twitter’dan direkt mesaj attı: “Yarın akşam 11.30’da doğum günümü kutlicaz, limoncello’da seni de bekliyorum babyyy”. Arkadaşım mıydı? Pek değil. Bir iki ortak arkadaşımız vardı ve ben onun hayatına röportaj yapmak isteyen gazeteci olarak girmiştim. Düzenli aralıklarla “Haydi Asena haydi röportaj yapmanın tam zamanı şimdi” şeklinde gaza getirmeye çalışıyor, Asena’yı ikna ediyor gibi oluyor ama ya kocası Caner’den ya kulüpten ya da babasından sekip, ertelemek zorunda kalıyorduk.
Asena’nın aslında nasıl bir kadın olduğunu ben de her Türk magazinseveri gibi ölümüne merak ediyor, Ferrari’lerin, yeşil Lamborghini’lerin arkasındaki hayatı bilmek istiyordum. O tek tarafı tıraşlı kafanın içinden hangi tilkilerin kuyrukları ne yöne, ne niyetle dönüyor öğrenmek için deliriyordum. Doğum günü davetini geri çeviremezdim, aldım hediyemi gittim.
Asena için doğum günü kutlamak çok önemli. 9 Ağustos’ta sosyal medyaya adım attığı ilk gün attığı ilk tweet konu ile ilgili: “Doğum günümü kutlayasım var (21 Kasım). Erkene mi çeksem azcııkk. Wish list hazırlayım hemen kikikikiki.”
Ama Asena, bırakın erken doğum günü partisini, Caner Erkin’in maçlarından dolayı 21 Kasım’da bile kutlama yapamadı. Uzun süredir planladığı ‘büyük parti’ altı gün gecikme ile 27 Kasım’da gerçekleşti. Yine sosyal medyada düğün davetli listesi gibi bir liste yaptığını yazmıştı ama benim gördüğüm kadarı ile 50 kişi ya vardı ya yoktu.
Fazla arkadaşı yok
Arkadaşı mı yok? Gördüğüm kadarıyla fazla yok. Ama zaten arkadaş dediğinin fazlasına da ihtiyaç yok, üçü beşi gerçek, o kadarı tamam. Peki Asena, insanları seviyor mu? Bazılarının diş fırçasını alıp tuvaleti fırçalamak istiyor, bazılarının yemeğinin içine tükürmek. Ama gecenin ikisi, sabahın körü, cehennemin dibi fark etmeden gidip gördükleri de var.
Doğum günü mekânından içeri girdiğimde saat 12’yi geçiyordu. Asena, Selim Baklacı’nın tasarladığı kırmızı elbisesi ile gerçekten şıktı. Caner yelekli bir takım elbise tercih etmiş, gömleğinin düğmelerini boğazına kadar iliklemişti. Moda yazarı kimliğimden olacak Asena bana dönerek “Kravat tak diyorum takmıyor, takmadığında düğmeleri tamamen kapatmasını istemiyorum.” Gece boyu sürekli takıldı kocasına. En sonunda Caner dayanamadı bir iki düğme açtı, o da Asena da ben de rahatladık.
Geceye dair yazacağım şeyler sınırlı. Öyle dışardan zannedildiği gibi uçuk kaçık bir parti olmadı. Kimse sapıtmadı, taşkınlık yapmadı. Hatta Asena’ya danslarda eşlik eden pastasını getiren dansözden sonra bir ben vardım bir de mekânın işletmecileri Mert ile Memo Davran kardeşler.
Caner Erkin geceyi karısının danslarına uzaktan gülümseyerek, yanındaki kendi gibi giyinen ağır abi arkadaşları ile sohbet ederek geçirdi. Biri pasta kesilirken olmak üzere iki kere de karısının belinden kavrayıp saçından öptü. Unutmadan; partide Alper Potuk dışında başka bir futbolcu yoktu.
“Sibel bize Asena’yı tarif edecek bir kelime söyle, iki olmasın” diye sorsanız fazla düşünmeden ‘deli’ derim. Zaten kendi de kabul ediyor. “Akrep kadını delidir, deli kadın iyidir” diyor. Belki erken yaşta hayal edebileceğinden çok paraları olduğu için, belki de Türkiye giydiği eteği bile haftalarca konuştuğu için hayatı hep gösteriş tadında yaşıyor.
Hayatının gündemi, ülke gündeminin de dünya gündeminin de çok dışında. Durup dururken “Süper kahramanların kakası gelmiyor mu” diye merak ediyor mesela. Trafikte sıkılınca sağa çekip sokak arasında top oynayan çocukların arasına dalıyor, Caner’den öğrendiği çalımları atıyor. Ruhsal sıyrıkların, sevdiği biri öpünce geçeceğine inanıyor. Sürekli gülüyor. Ruhuna hiç makyaj yapmadığını söylüyor.
Yemek yemeye bayılıyor. Taksim’de ıslak hamburger, okula gittiği zaman sakallı peynirli minik poğaça yiyor. İncecik olmasına rağmen tam bir abur cubur bağımlısı. Bu yazıdan sonra bana ne yapar bilmiyorum ama biraz kinci. Küçükken kuzeninin ayakkabısını beğenmiş, aynısını bulamayınca, kuzen de “al senin olsun” demeyince geceden içlerine yumurta koymuş.
Gelelim herkesin en merak ettiği şeye. Asena ve Caner birbirlerine âşık mı? Aşk doktoru değilim ama birlikte eğlenebildiklerini dün gece gözümle gördüm. Hatta biraz önce bu yazıyı yazmak için oturduğum kafede de karşıma çıktılar. Bu, bir işaret miydi bilmiyorum ama bilgisayarı nasıl kapatacağımı şaşırdım. Dün geceki doğum günü eğlencesinden sonra sakin bir gece geçiriyorlardı kol kola ve güle oynaya.
Caner ve Asena’nın Twitter üzerinden birbirleri ile mesajlaşmaları çok komik. Asena muhtelif aralıklarla Caner’e pişt yazıp, kırmızı kalp koyuyor. Ya da özledik yazıp ağlayan göz emojisi iliştiriyor. Ama en efsanesi iki hafta önce geldi. Asena: “Testi kebabı! Pepsi’yi testiye, Caner’i Messi’ye değişmem ulan” yazdı. Caner; “Hahahaha aşkım ya ben de senin tırnağını dünyalara değişmem” diye karşılık verdi.