Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum tarafının Kıbrıs Türkü ile siyasi eşitlik temelinde adil bir ortaklık istemediğini, Rum Lider Nikos Anastasiades’in de bu nedenle görüşme masasına oturup, kısa süre içinde bütünlüklü bir çözüme varılmasından kaçındığını söyledi.
Türk tarafının mekik diplomasisi değil, Rumların masaya oturmasını beklediğini kaydeden Eroğlu, “Bir anlaşma olması için çaba ortaya koyan, bunun için takvim öngören, al-vere geçilmesi noktasına kadar görüşmeleri taşıyan biziz. Rum tarafı ise oyalama taktiği uyguluyor, masadan kaçıyor. Birleşmiş Milletler örgütü artık bunu anlamalı, çözüme yanaşmayan Rum tarafına karşı tavrını ortaya koymalıdır” diye konuştu.
Türkiye’de faaliyet gösteren Kanal A televizyonuna açıklamalarda bulunan Eroğlu, Rum tutumu ortadayken Kıbrıs Türk tarafından haklarından vazgeçmesini, Türkiye’den de Kıbrıs Türkü adına yürüttüğü çalışmaları bırakmasını beklemenin doğru olmadığını söyledi.
“MAKSAT SUNİ BİR SORUN YARATMA”
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum Yönetimi’nin masadan kaçmasıyla ilgili soruyu yanıtında, bu tavrın, çözümden kaçmak için suni bir sorun yaratma maksadı taşıdığını söyledi.
Rum Yönetimi eski lideri Hristofyas döneminde Noble Energy şirketine kazı izni verildiği dönem de “Siz adım atarsanız, biz de adım atarız” yönünde açıklaması bulunduğunu anımsatan Eroğlu, “’Bu şirkete verdiğiniz izni şimdilik dondurunuz. Kıbrıs’ta bir sonuç aldıktan sonra yine birlikte bu işleri yaparız’ demiştim. Ama maalesef bizi dinlemediler, biz de atılması gereken adımları attık” dedi.
Eroğlu, daha sonraki süreçte ise, o dönem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan ile New York’ta Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması imzaladıklarını anımsattı.
“PİRİ REİS DE DENİZDEYDİ”
Anastasiadis’in görüşme masasında pazarlıkların başlayacağı üçüncü safhaya geçerken sıkıntılar yaratmaya başladığını söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Hatta bir ara önerilerine mukabil öneri sunduğumuz bir aşamada kulaklığı fırlatarak masayı terk etmişti. Son olarak ise müzakereleri askıya aldı” diye konuştu.
Türkiye’nin sismik araştırma gemisinin o dönem Piri Reis, şimdi de Barbaros Hayreddin’in denizde olduğuna dikkat çeken Eroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“TÜRKİYE ULUSLARARASI SULARDA”
“Türkiye Kıbrıs Türk tarafının talebi üzerine araştırma yapmaktadır. Rumların asıl muhatabı Kıbrıs Türk tarafıdır. Türk donanmasına ait gemiler uluslararası sularda seyretmektedir. Bu faaliyetler normaldir. Rum tarafının bir gerekçe yaratarak masadan kaçmasının esas nedeni, artık müzakerelerde sonuç alıcı, yani pazarlık yapacağımız noktaya gelmemizdir. Anastasiades bu noktaya gelmekten memnun değildir. Neden? Çünkü yıllardan beridir halklarına yalan söylediler. ‘Bütün göçmenler evlerine geri dönecek. Türkiye’den gelenler bütün göçmenler geri gidecek. Türkiye’nin garantisi ortadan kalkacak’ gibi yalanlar söylediler. Bunun gerçekleşemeyeceğini biliyor. Masada bunları alamayacakları ortaya çıkmasın diye görüşmelerden kaçıyorlar.”
“ANLAŞMA NİYETLERİ YOK”
Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türkü içindeki bazı kişilerin de Rum tarafının anlaşma niyeti olmadığını bilmesine rağmen bunu ifade etmek yerine kendilerini suçladığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Rumların anlaşma niyeti yoktur. Ama bizim içimizdeki bazı siyasi partiler ‘Rumları zorlayalım’ diyorlar. Nasıl zorlayacaksın? İstediklerini vereceğinizi mi söyleyeceksiniz? O zaman sizin halkınız, haklarınız ne olacak? Onlardan vaz mı geçeceksiniz? Anlaşma iradesi olmayan bir kişiye, istediklerini vereceksin ki masaya gelsin veya anlaşmayı kabul etsin. Rum’un istediğini verdiğiniz zaman zaten dolayısıyla bizim burada yaşama şansımız kalmaz. O yüzden ‘karşılıklı al-ver olmalı’ diyoruz. Rum tarafı ise sadece almayı hedefliyor. Rum’un ısrarla istediklerine, bazı konulara evet dersek, Kıbrıs Türk’ünü ya göçe zorlar, ya Rum iradesi altında yaşamaya iteriz. Ben anlaşma istiyorum ama halkımın geleceğini asla tehlikeye atmam.”
“İSRAİL, RUSYA VE YUNANİSTAN GEMİLERİ ADA ETRAFINDA”
Eroğlu, “KKTC, Rum tarafının bu tavrına karşılık nasıl bir siyaset planlıyor” şeklindeki soruya yanıtında, Rum tarafının masadan kalktığı gibi, önkoşulsuz masaya dönüp oturması gerektiğini vurguladı.
Masadan kalkan tarafın, müzakerelerin devamından ve de bir anlaşmadan yanaysa tekrar masaya oturması gerektiğini belirten Eroğlu, şöyle devam etti:
“Şimdi ön koşul nedir? Türkiye gemilerini çeksin. Peki, Türkiye sismik araştırmaları KKTC adına yapıyor. İsrail’in, Rusya’nın gemileri var… Şimdi Yunanistan denizaltı ve firkateyn gönderiyor. Mısır da var. Tabii ki Türkiye sismik araştırma gemisinin güvenliğini sağlayacaktır. Bunu bahane ederek müzakere masasına gelmiyorlar. Rumların bu tavrına karşılık bazı ülkeler karşı tavır koyarsa, müzakere masasına dönerler diye düşünüyorum.”
“EIDE’NİN İSTEKLERİ ANKARA’DA OLUMLU KARŞILANMIŞ DEĞİL”
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nın temaslarının ne sonuçlar doğuracağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı, şu şekilde konuştu:
“Ankara’ya yaptığı ziyaretlerde bazı isteklerde bulunmuştur ama istekleri olumlu karşılanmış değildir. Geldiği zaman bize de, yine gemilerin üç ay geri çekilmesi şeklinde bir önerisi olabilir. Rum tarafının masaya gelmesi için ‘Türk tarafı bir esneklik göstersin deyip, gemilerin çekilmesi dışında ne yapabiliriz’ gibisinden bazı çalışmalar yapmıştır. Herhalde onları bize de getirecektir. Rum tutumu ortadayken Kıbrıs Türk tarafından haklarından vazgeçmesini, Türkiye’den Kıbrıs Türkü adına yürüttüğü çalışmaları bırakmasını beklemek doğru değildir. Bir de informal olarak mekik diplomasisi başlatmayı düşünebilir. Mekik diplomasisi de Rumların zamana oynaması için önemli olabilir. Biz mekik diplomasisi değil Rumların masaya oturmasını bekliyoruz.”
SU VE ELEKTRİK KONUSU… “RUMLARA DA TEKLİF ETTİM, KABUL ETMEDİLER”
“Türkiye’den Kıbrıs’a deniz altından borularla su getirilmesi projesinin tamamlanmasıyla KKTC’de ne gibi değişiklikler olacak?” şeklindeki soruya ise Eroğlu şöyle yanıt verdi:
“Suyun gelmesi bizim için çok büyük bir olaydır. Ben Başbakanlık hayatım boyunca, hep Türkiye’den KKTC’ye su getirilmesi düşüncesi içinde hareket ettim. Şimdi su projesinde sona geliyoruz. Suyun gelmesi, kurak iklim koşullarında yaşayan bir ülkede hayat suyudur. Bizim, geniş ovalarımız bol yağmur yağmadığı sürece verim vermez. Şimdi sulama projeleriyle belki de senede iki ürün alacağız. Ben Rumlara da teklif ettim. Gelin bunu paylaşalım dedik. Ama tabii ki bu Türkiye’ye bağımlılık olur düşüncesiyle kabul etmediler. Ancak eninde sonunda bu noktaya geleceklerine inanıyorum.
Türkiye’den KKTC’ye elektrik enerjisi getirilmesi de benim Başbakanlığım döneminde üzerinde önemle durduğumuz bir konu idi. Sayın Erdoğan da hem Başbakanlığı, hem de Cumhurbaşkanlığı dönemlerinde KKTC’ye yaptığı ziyaretlerde konuyu gündeme getirmiştir. Bunu da yaparsak çok iyi olur. İkinci büyük proje de budur. Ben Kıbrıs Türkü’nün geleceğinden eminim. Yeter ki çok çalışalım, projeler üretelim, halkın beklentilerini iyi tahlil edelim ve birlik beraberlik içinde olalım.”
“PARAMETRELERİN ALTI NASIL DOLDURULACAK… ÖNEMLİ OLAN BUDUR”
Cumhurbaşkanı Eroğlu, “20 yıl sonra nasıl bir KKTC hayal ediyorsunuz” şeklindeki soruya karşılık, “Rumlar masadaki bu tavırlarını sürdürdükleri sürece, biz samimiyetle elimizden geleni yapmamıza rağmen Rum anlaşmaya yanaşmıyorsa KKTC’nin dünyada hak ettiği yeri giderek alacağını, tanınacağını düşünüyorum” yanıtını verdi.
Eroğlu, 1968’den beridir süren müzakerelerde Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle bir sonuca ulaşılamamasından dolayı Kıbrıs Türk halkının haklı olarak bıktığını, görüşmelerden bir sonuç bekleyenlerin oranının azaldığını söyledi.
Önemli olanın, BM parametreleri çerçevesinde bir çözüme ulaşmak olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı, “Eğer çözüm bu parametreler altında olacaksa ben imzalarım. Ama bu parametrelerin altı nasıl dolacak? Bu da çok önemlidir” dedi.