Ocak’ta kayıtsız şartsız yoğun müzakere talebi
Kıbrıs sorununa müdahil bütün çevrelerin, çok değerli zamanın özlü hiçbir adım atılmadan geçmesi tehlikesinin altını çizerek, müzakerelerin kayıtsız şartsız, yoğun ve mümkünse Ocak ayının ilk yarısında yeniden başlamasını istedikleri bildirildi.
Haftalık Kathimerini “Ocak Ayında Kayıtsız Şartsız Yoğun Müzakereler… BM ve Diğerler Müdahiller Diyalog Masasına Dönüş Konusunda Lefkoşa’nın Nabzını Yokluyor” başlıklı haberinde, diplomatik çevrelerin Rum yönetiminin nabzını yokladığını ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in geçen Pazar günü yine aynı gazetede yayınlanan söyleşisinde koştuğu şartların da ışığında, önümüzdeki dönemde nasıl hareket etme niyetinde olduğunu öğrenmeye çalıştığını yazdı.
Anastasiadis’in müzakere masasına, Türkiye’nin ilan ettiği Navtex’in 30 Aralık’ta sona ermesiyle değil Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de talebi bulunmadığını teyit etmesi şartıyla döneceğini açıkladığını hatırlatan gazete, Anastasiadis’in koştuğu bu şartın, doğal zenginliğini değerlendirmenin Rum yönetiminin “egemenlik hakkı olduğunu” teslim etseler de diplomatik çevrelerden anlayış bulmadığını vurguladı.
Gazete edindiği bilgilere dayanarak, BM ve diğer müdahiller (özellikle de ABD) için en ideal senaryonun, müzakerelerin Noel ve yeni yıl tatillerinden ve Nikos Anastasiadis’in iyileşmesinden hemen sonra müzakereciler ve liderler düzeyinde başlamasını öngördüğünü yazdı. Bu senaryonun, Nisan 2015’de KKTC’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesindeki üç ayın yitirilmemesi için müzakere prosedürünün hızlandırılmasını da öngördüğüne işaret etti.
YABANCI ARABULUCULARIN, ANASTASİADİS’İN İFŞA OLMADAN MASAYA DÖNMESİNİ SAĞLAYACAK BİR YOL BULMALARI GEREK
Bu senaryoların, kolay aşılamayacak gibi görünen iki engele çarptığına vurgu yapan gazete haberini şöyle sürdürdü:
“Birinci engel Başkan Nikos Anastasiadis’in müzakerelere dönmek için koştuğu şarttır. Ankara’nın verdiği mesajlar, geri adım atacağı değerlendirmelerini haklı göstermekten çok uzaktır, dolayısıyla yabancı arabulucuların Başkan Anastasiadis’in, ifşa olmadan müzakere masasına geri dönmesine olanak tanıyacak bir çıkış yolu bulması gerekiyor. Ancak şimdilik bu kolay görünmüyor.
İkinci engel olarak, seçim kampanyasında sert müzakereci kozunu oynamaya her türlü hakkı olmasına karşın siyasi açıdan güçsüzleşmiş çıkabileceği bir müzakereye girme riskini almaya hazır görünmeyen Derviş Eroğlu’nun adı işitiliyor.
Diplomatik çevreler her halükarda daha ilerisi için anahtarın, ne yapacağı önceden kestirilemez olan Tayyip Erdoğan Ankara’sının takınacağı tavır olacağını değerlendiriyor. Lefkoşa, Ankara’nın Kıbrıs MEB’inde yeni taleplerde bulunmayacağını veya Navtex’inin sona eriş tarihi olan 30 Aralık’tan sonra yeni tahriklerde bulunmayacağını kimsenin teyit edemiyor olmasından rahatsızlığını gizlemiyor. Aslında Lefkoşa’nın, müzakerelerin derhal başlaması konusunda kendisine yapılan telkinlere tek cevabı telkinlerin savunana değil tahrikte bulunan tarafa yapılması gerektiğidir.
Uluslararası sahnenin zirve isimlerinin (Biden, Putin, Papa, Cameron) Türkiye’ye gerçekleştirdikleri ziyaretler Lefkoşa’nın dikkatinden kaçmıyor, Lefkoşa Tayyip Erdoğan’ın küstahlığa varan retçi tavrı konusunda uluslararası alandan, özellikle de Batılı ülkelerden ciro ettiği rahatsızlığın –Türkiye’nin önemli jeostratejik rolü nedeniyle- siyaset ve diplomasi alanında fiiliyata dökülmemesine dikkat çekiyor.
NETANYAHU HÜKÜMETİNİN BOZULMASI RUM YÖNETİMİ İÇİN İYİ OLMADI
Lefkoşa’nın istediği, güçler dengesinden dayanak kazanmasına olanak tanıyacak bir işbirliği yayı oluşturmaktır, bunu da İsrail’le işbirliği örneğinde olduğu gibi komşu ve diğer ülkelerle ittifakları pekiştirerek yapmaya çalışıyor. Netanyahu hükümetinin bozulması nedeniyle komşu ülkede var olan siyasi boşluk olumsuz bir gelişmedir. Bu boşluk Anastasiadis’in Tel Aviv ziyaretinin tarihini de değiştiriyor. Bu ziyaret sırasında Mısır örneğindeki gibi Yunanistan ve İsrail ile üçlü işbirliği anlaşması imzalanması bekleniyordu.
Tezgahta, Mısır Devlet Başkanı’nın ve bölgedeki diğer ülke liderlerinin Kıbrıs’ı ziyaretleri var. Başkan Anastasiadis’in Moskova ziyareti de şubat ayına gerçekleşecek.”