Rehineler serbest kalacak, silahlar bırakılacak

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu düzenledikleri ortak basın toplantısında Gazze için hazırlanan taslak ateşkes ve barış planını kamuoyuna sundu. Trump, “Gazze’de olmadığı kadar barışa yakınız. Netanyahu sunduğumuz planı kabul etti, Hamas da umut ederim” dedi. Beyaz Saray, planın metnini resmen paylaştı.
Ancak planın uygulanabilirliği ve en kritik tarafı Hamas’ın tavrı hâlâ belirsizliğini koruyor. Gazeteci Güngör Yavuzaslan’ın değerlendirmesine göre, planın hayata geçebilmesi için ilk ve en önemli adım Hamas’ın planı kabul etmesi olacak; şu ana kadar Hamas’tan resmi bir kabul açıklaması gelmedi.
PLANIN ANA HATLARI VE EŞİK ŞARTLARI
Güngör Yavuzaslan’ın aktardığına göre plan iki ana aşamadan oluşuyor:
Ateşkes ilk adım olarak duyuruluyor; ateşkesin devreye girmesi için rehinelerin serbest bırakılmasının ön şart olduğu belirtiliyor (72 saat içinde tüm rehinelerin bırakılması hedefleniyor).
Esir takası, silahsızlanma ve insani yardımın girişinin sağlanması esir takası gerçekleştirildikten sonra Gazze’ye insani yardımların düzenli olarak girmesi; en tartışmalı madde ise Hamas’ın silah bırakması ve tünellerin ortadan kaldırılması.
Ayrıca planda, Gazze’de geçici bir uluslararası yönetim/Barış Komitesi kurulması ve bölgeye bir uluslararası güvenlik gücü konuşlandırılması öngörülüyor. Bu güç, İsrail askerlerinin çekilmesini sağlayacak, saldırıları engelleyecek ve tampon görevi üstlenecek şekilde tasarlanmış görünüyor. Ancak konuşlanma, yetki ve zamanlama ile ilgili çok sayıda teknik ve siyasi soru işareti bulunuyor.
UYGULANABİLİRLİK, GARANTİ MEKANİZMALARI VE ELEŞTİRİLER
Yavuzaslan, planla ilgili olarak şu kuşkuları dile getirdi:
Hamas kabul eder mi? Hamas’ın silah bırakması, örgütün hem askeri hem siyasi gücünü kökten etkileyeceği için kabul etmesi zor görülüyor. Silah bırakma; tünellerin yok edilmesi ve silahsızlanma, Hamas için stratejik bir değişim anlamına gelir.
İsrail uygulanır mı? Planı ilan edenlerin Netanyahu ve Trump olması, planın uygulanmasını garantilemiyor. Özellikle askerlerin çekilme takvimi belirsiz; planın yöntem ve takvimi net değil.
ABD ve uluslararası aktörler İsrail’i denetleyebilir mi? Planın garanti mekanizması hakkında soru işaretleri var: Uluslararası bir gücün nasıl konuşlanacağı, İsrail’in fiili çekilip çekilmeyeceği, konuşlanmanın hukuki ve pratik çerçevesi açık değil. BM’nin etkin bir garanti sağlayamayacağı, bu nedenle uluslararası bir ittifak gücünün öngörüldüğü, fakat bunun detaylarının muallakta olduğu vurgulanıyor.
Geçmiş deneyimler hatırlatılıyor: Daha önceki ateşkeslerin defalarca bozulduğu; bu yüzden yeni planın da uygulanıp uygulanmayacağı konusunda ciddi kırılganlıklar var.
BÖLGESEL TEPKİLER
Metinde yer verilen açıklamalara göre İslami Cihat gibi direniş gruplarından ve bazı Filistin kaynaklarından planın İsrail lehine olduğu ve bölgeyi daha da gerginleştirebileceği yönünde eleştiriler geldi. Ayrıca planın sahada güvence sağlayıp sağlayamayacağı, esirlerin serbest bırakılmasının ardından saldırıların yeniden başlayıp başlamayacağı gibi kaygılar bulunuyor.
SON SÖZ İNSANİ ÖNCELİK
Güngör Yavuzaslan, bütün belirsizliklere rağmen dünyanın öncelikli bekleyişinin Gazze’de çocuk ölümlerinin son bulması, insani yardımların girişinin sağlanması ve işgale son verilmesi olduğunu vurguluyor. Planın metni ve siyasi taahhütler kadar, uygulama iradesi ve garantilerinin de en az onun kadar önemli olacağına dikkat çekiliyor.